En Önemli Vazife: “İman Hizmeti”

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

• Dr. Adem Ali RÜZGARLI

Meşru olmak şartıyla her vazife önemlidir.

Helal olmak şartıyla her üretim değerlidir.

İnsanlara fayda vermeyi amaçlamak şartıyla her sektör vazgeçilmezdir. Tıpkı beden organlarımız gibi. Göz de önemlidir, kulak da. Böbreğimiz de önemlidir, kalbimiz de. Ama kıyaslama yaptığımız zaman bazı organlarımızın daha önemli olduğu muhakkaktır. Gözümüz görevini yapmasa yaşayabiliriz ama kalbimiz durursa hayatımız söner.

Ulaşımdan sağlığa, ticaretten siyasete her alan önemlidir, her iş koluna ihtiyaç vardır, her meslek çok önemli hizmetler sunuyordur. Ama karşılaştırma yaptığımızda, mesela sağlık sektörü önem bakımından bazı sektörlerden daha hayatidir. Yine mesela tarım veya hayvancılık alanında üretim yapmak, söz gelimi, kozmetik alandaki üretim ile kıyaslanamaz. Temel besinler olmadan insan yaşayamaz ama lüks kategorisine giren ürünleri kullanılmadan hayat devam eder.

Biz üretim deyince çoğu defa ziraî, ticarî veya sanayî alanındaki üretimi anlıyoruz. Oysa ekonomi ilminde genel bir tasnif olarak üretim, “mal üretimi” ve “hizmet üretimi” diye ikiye ayrılıyor. Bal üretimi mal üretimidir ama başta arı olmak üzere hayvan sağlığı ile ilgili veterinerlik alanındaki üretim de hizmet üretimidir. Yahut çiftçinin tahıl üretimi, bahçıvanın meyve üretimi, besicinin et üretimi “mal üretimi”dir ama çiftçiye, bahçıvana, besiciye eğitim faaliyeti yapmak “hizmet üretimi”dir.

Mal üretim söz konusu olduğunda en hayatî olanları başa almak suretiyle önem sıralaması yapmak mümkün olduğuna göre hizmet üretimi söz konusu olduğunda bir sıralama yapmak mümkün müdür? Tam da sözü getirmek istediğimiz yer burası. Evet, hizmet üretimini de kendi içinde önem bakımından sıralamaya tabi tutmak mümkündür. Mesela ikisi de hizmet üretimi olduğu halde politik faaliyetlerde bulunmak ile tıp eğitimi vermek eşit ağırlıkta değildir. Elbette bu, siyasi faaliyetlerde bulunmanın değersizliğini değil, göreceli olarak sağlık alanındaki hizmetlerin gerisinde olduğu konusunda fikir verir. Hatta bir başka açıdan bakıldığında, politik hizmetler sağlık alanında daha ideal programları hayat geçirme imkanı vermesi itibariyle öne de geçebilir.

Buradan şu noktaya gelmek istiyoruz: Kategorik olarak hizmet üretimine girmekle beraber önemi, kapsamı ve doğurduğu sonuçlar bakımından bütün iş kolları, bütün çalışma alanları, bütün üretim çeşitlerinden kıyaslanamayacak kadar önemli olan bir alan var: “İman hizmeti”. İnsanlara, alemin yaratıcısını tanıtan, Onun varlık ve birliği yanında sonsuz ilim, irade ve kudret sahibi olduğunu bildiren, Ona nasıl ubudiyet yapılacağını öğreten, ölümden sonraki diriliş ve ahireti ispat eden, dünya mutluluğu ile birlikte, ebedi saadetin anahtarlarını kazandıran bir hizmet. İşte bu hizmet iki cihanı içine alması, insanı “yok olmaktan” kurtarması, ebedi olan cennete girmesine vesile olacak yolları göstermesi gibi sayısız faydaları bakımından yer yüzünde bulunan bütün iş, uğraş ve üretim faaliyetlerinin üzerinde bir öneme sahiptir.

İman hizmeti aslında nebevî yani peygamberî bir hizmettir. Bütün peygamberler en temel görev olarak iman hizmetinde bulunmuş, insanları imana ve imanın gerektirdiği ibadet ve ahlaka davet etmiştir.

İman hizmeti aynı zamanda bütün velilerin, mürşitlerin, salihlerin hizmetidir. Sayıyla ifade edilemeyecek çoklukta olan evliya, asfiya, ulema… bu vazife ile meşgul olmuşlardır.

İman hizmeti öyle bir hizmettir ki, Peygamber’in (asm) ifadesiyle “dünya ve içindekilerden daha hayırlı” olan bir ukdeyi ihtiva etmektedir. O (asm) bir hadisinde şöyle buyurmuştur: “Senin vesilenle bir kişinin hidayete ulaşması dünya ve içindekilerden daha hayırlıdır.”[1] Aynı mahiyetteki bir başka hadiste de bunun “sahralar dolusu kırmızı develerden daha hayırlı olduğu” belirtilmiştir.[2] Çünkü bir kimsenin hidayete ulaşması yani Yaratıcısını tanıması ve Ona yönelmesi o kişinim ebedi saadete ulaşması anlamına gelmektedir. Zira birçok ayette buyrulduğu gibi insanı cennete ulaştıran anahtar iman ve imanın gereği olan salih amellerdir.[3]

İşte bu kısa işaretlemeler Bediüzzaman’ın şu cümlesini daha iyi anlama imkanı vermektedir: “…Siz kat i biliniz ki, Risale-i Nur ve şakirtlerinin meşgul oldukları vazife, rû-yi zemindeki bütün muazzam mesâilden daha büyüktür. Onun için, dünyevi merak aver meselelere bakıp, vazife-i bakiyenizde fütur getirmeyiniz.”[4]

Bediüzzaman’ın bu ifadesi iman hizmetinin önemini düşünmek açısından sık sık hatırlamayı gerektirmektedir. Çünkü insanlar kimi zaman başka faaliyetleri daha çekici, daha önemli bulabiliyorlar. Oysa iman hizmeti ayetlerde ve hadislerde vurgulandığı üzere başka hiçbir hizmetle kıyaslanamayacak önemde bir hizmettir.

Sonuç olarak her faaliyet önemlidir, her organımızın önemli olması gibi. Ama nasıl ki “kalb”imiz daha önemli ise ilahî mesajların kalben tasdik edilmesi demek olan iman hizmeti de bütün hizmet faaliyetlerinin üstünde bir önem ve hayatiyete sahiptir. Dolayısıyla her mümin iman nurunun muhtaçlara yahut mahrumlara da ulaştırılması için, -kendi şartları dahilinde-, elinden gelen gayreti ihlas ve samimiyet içinde ortaya koymaya çalışmalıdır.

[1] Süyûtî, el-Câmiü’s-sağîr, hadis no: 8744.

[2] Buhari, “Cihad”, 102.

[3] Mesela bk. Bakara 2/82; Nisa 4/57; Kehf 18/107.

[4] Said Nursi, Emirdağ Lahikası (İstanbul 2020, YAN), s. 37.

• RİSALET SEMASININ EŞSİZ GÜNEŞİ: RASULULLAH S.A.V
• MESNEVİ-İ NURİYE OKUMALARI 27 AĞUSTOS 2025
• ÖĞLE NAMAZININ BANA HATIRLATTIKLARI
• HZ. EYYÜP(as) BAHSİ
• HUTBE-İ ŞAMİYE