40,2607$% 0.13
46,7252€% 0.08
53,9495£% 0.21
4.319,39%0,53
3.335,86%0,37
10.219,67%-0,06
17 Temmuz 2025 Perşembe
“Baskıcı ve Zorlayıcı Olmak” Fıtrata Aykırı! | “İstibdâd”ın Dayanılmaz Ağırlığı
Âfet türleri, fonksiyonları ve hikmetlerinden haberimiz var mı? - Ali Ferşadoğlu
Müslümanların başına öyle bir dava açılmış ki...
FATİH YENİ ASYA RİSALE-İ NUR DERSİ
ÖĞLE NAMAZINI KILMANIN HİKMETLERİ | SÜLEYMAN KÖSMENE
Âfet türleri, fonksiyonları ve hikmetlerinden haberimiz var mı?
Dünya genelindeki 30’u aşkın âfât/âfetin 28’i-ülkemizde de görülür-meteorolojik, yani hava ve iklim kaynaklıdır. Kuraklık, sel, orman yangını, heyelan, dolu, don, şiddetli rüzgâr, yıldırım, çığ, kar fırtınası, volkanik patlama, böcek istilası, tsunami, hortum, asit yağmuru, hava kirliliği…
Dünya Meteoroloji Örgütüne (WMO) göre sadece 2000’li yıllarda dünyada 100,000.000 kişi meteorolojik afetlerden dolayı hayatını kaybetmiştir (MMO, 1999). Bunun yanında insan kaynaklı âfetler de şöyle sıralanır: Savaşlar, terör saldırıları, nükleer, biyolojik, kimyasal, taşımacılık, endüstriyel kazaları ve göç dalgaları…
Hiç şüphesiz ki, âfetler Rabbimizin bilgisi, izni ve meşieti dairesindedir. Zira, “Gaybın anahtarları Onun katındadır; başkası onu bilemez. Karada ve denizde olanı da O bilir. Onun bilgisi olmadan ne bir yaprak düşer ne de yerin karanlıklarında bir tane saklı kalır. Yaş ve kuru ne varsa, hepsi apaçık bir kitaptadır.”1 Tüm atom-atomaltı parçacıklar dahil her şeyi terbiye eden, idare eden ve birçok vazife takan âlemlerin Rabbi, elbette âfâtı da bilir ve yönlendirir.
Peki, musibetleri niye veriyor? Çakı tek fonksiyonlu idi. İsveç çakısı 12, sonra 24 fonksiyonluya çıkarıldı. Telefon başta “sesi iletme” olarak tek özelliği vardı… Şimdi 40’ı aşkın özellikler kazandırılmış. Allah, hava sahifesine, onlarca temel; yüzlerce tâli vazifeler vermiş: Hayatları devam ettiriyor; sesi, görüntüyü, ısıyı, ışığı iletiyor; telkih, aşılanmayı, temizliği yapıyor!..
İşte “Cenâb-ı Hak, kemâl-i kudretiyle, nasıl birtek şeyden çok şeyleri yapıyor, çok vazifeleri gördürüyor, bir sayfada bin kitabı yazıyor.”2 Ve “Kadîr-i Zülcelâl, herbir unsura çok vazifeler vermiş ve herbir vazifede çok neticeler verdiriyor. Bir unsurun birtek vazifesinde, birtek neticesi çirkin ve şer ve musîbet olsa da, sâir güzel neticeler, bu neticeyi de güzel hükmüne getirir.”3 Meselâ, Anadolu topraklarının dörtte üçü deprem kuşağındadır. Her gün yaşanan küçük (büyük) depremler sayesinde topraklarımız dünyadaki en fıtri ve zengin minerallerle beslenir. Diğer âfetleri buna kıyas edebiliriz!..
Deprem ve sair âfetler öldürmez; bilgisizlik, ilgisizlik, tedbirsizlik öldürür!
Dipnotlar: 1-En’am Suresi, 59.; 2-Mektubât, s. 318.; 3-Sözler, s. 159.
İnşaallah yanılırız, bu bir seçim yatırımı değildir!
Ali Ferşadoğlu / 16.07.2025
PKK, sembolik törende silâhları bırakmadı; yaktı! Bu ne anlama geliyor? İktidarı bekleyecek taviz için. Bu yine sanki bir düzmece, bir seçim yatırımı gibi görüyor! “3-Y, yani, yolsuzluk, yoksulluk, yasaklar kaldıracağız” formulü ile iktidara gelişini hatırlayınız. Ve şu vaadlerini:
“Adaleti ihya edeceğiz. AB’ne gireceğiz! Eğitim, TV’deki ahlâki çarpıklıklara son vereceğiz; dövizi, faizi, enflasyonu (pahalılığı) düşüreceğiz; ekonomiyi ve uçakları uçuracağız; doğalgaz, petrol ucuzlatacağız, dış borcu düşüreceğiz!..” gibi vaadleri her vesileyle tekrar ede geldiğini bilmeyen var mı? Sonuç: Ekonomi dahil her şeyde iflâs ve AKP müflis proje!..
İnşaallah bu sefer yanılırız! Yine Türkiye altından kalkamayacağı ağır yüklerin altına sokulmaz!
“Gelecekle ilgili olarak birine söz vermek; müjdelemek” anlamında olan vaad önemli bir iman, ahlâk meselesidir. Çünkü, insanın fikri ne ise, zikri de odur. “Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz?”1 mealindeki âyete göre de mutlak bağlayıcıdır. Vaadini yerine getirmek müminin güzel haslet ve ahlâkının gereğidir. Vaadinde durmamak ise, münafıklık alâmetlerindendir. Zirâ, “Münafığın alâmeti üçtür: Konuştuğunda yalan söyler, vaad ettiğinde sözünde durmaz, kendisine güvenildiğinde ihanet eder.”2
Unutmayalım ki, “Hulfülvaad (sözünü yerine getirmemek) ve hilâf ve kizb ve aldatmak, en çirkin bir haslet ve naks ve kusurdur.”4 Söz veren mü’minin, bilhassa yöneticinin “ifâ-i vaadi” güvenirliliğini, liyakatini, işin ehl-i olduğunu, dirayetini ve sözünün eri olduğunu gösterir. “Hulfü’l-vaad (sözünü yerine getirmemek) ise, izzet, iktidar, güç ve ilim sahibi olmadığını gösterir. “Zîrâ, hulfü’l-vaad ya cehilden ya aczden gelir.”5
İnşaallah bu sefer yanılırız; silâh bırakma yeni bir seçim yatırımı olmaz! Vaadlerini yerine getirmeyenleri hâlen desteklemek acaba çıkarından mı, korkudan mı, ferasetsizlikten mi, riyadan mı!? Yoksa hepsi birden mi?
Dipnotlar: 1-Saf Suresi, 2-3.; 2-Buhârî, “Îmân”, 24; Müslim, “Îmân”, 107, 108.; 3-Buhârî, “İstiḳrâż”, 10.; 4-Asây-ı Mûsâ, s. 222.; 5-Sözler, s. 77.
Herhangi bir şeyi ona ait olmadığı yere koymak olan zulüm; bir kişiye veya gruba başka bir kişi veya grup tarafından kötü davranılmasıdır. “Zulme rıza da zulümdür.” “Muhakkak ki, zâlimler iflâh olmaz.”1 Dünyada rezil, ukbada zifiri karanlıklarda azap çekip helâk olur! “Alay edenlerin vay hâline!”2 Zâlimlerin de vay hâline!
*
“Acaba kim vardır ki, küçücük bir tecrübe geçirmemiş ve dememiş ki, ‘Filân adam fenalık etti, belâsını buldu?’”3
Eden bulur, bulan kaybeder!..
Dipnotlar: 1-Kasas, 37.; 2-Hümeze Suresi, 1.; 3-Sünuhat, s. 21.
Ali Ferşadoğlu
Niçin asla ümitsizliğe düşmeyiz, düşmemeliyiz?
Ali Ferşadoğlu / 10.07.2025
Fert, âile, cemaat, toplum ve İslâm ve insanlık âlemi olarak büyük sıkıntı, problem ve kirizlerle çalkalanıyoruz! Asla bu bizi ümitsizliğe düşürmemeli! Neden? Evvelâ ümitvar olmak, “Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyiniz!”1 meâlindeki âyetle Allah’ın fermanıdır!
Yeis bizatihi sonsuz kudret, rahmet, sevgi ve yardımına güvensizliktir! Yani, ümitsiz, “Ya Rabbi! Ben öyle battım ki, artık Sen bile kurtaramazsın!”-haşa- der gibi dehşetli bir zaaftır! Unutmayalım, şer, kötü, olumsuz gibi görünen çatışma, belâ, musibet, hastalık, sıkıntılı hâdiselerin arkasında nice güzellikler saklı!.. Yağmur yağacağı zaman kara bulutlar toplanır, hava kararır, şimşek çakar, gök gürler! Peşinden rahmet gelir! Kilolarca altın külçesi ateşe girip erimez, kafasına çekiç yeyip takıya dönüşmezse işe yaramaz! Keza, demir cevheri de…
Sıkıntı, problem, belâ ve musibetler hem imtihan hem sosyal, mânevi, hem teknik, teknolojik gelişmelerin de itici güçleri, yakıtlarıdır: “Bazı şeyler vardır ki hoşlanmazsınız, fakat sizin için hayırlıdır. Bazı şeyler de vardır, hoşlanırsınız, oysa size şerdir. Allah bilir, siz bilmezsiniz ki.”2 Asr-ı Saadetteki çalkantıları düşünelim:
“Güya dest-i kudret, celâlle o asrı çalkaladı, şiddetle tahrik edip çevirdi, ehl-i himmeti gayrete getirip elektriklendirdi. O hareketten gelen bir kuvve-i anilmerkeziyye ile, pek çok münevver müçtehidleri ve nuranî muhaddisleri, kudsî hafızları, asfiyaları, aktabları âlem-i İslâmın aktârına uçurdu, hicret ettirdi. Şarktan garba kadar ehl-i İslâmı heyecana getirip, Kur’ân’ın hazinelerinden istifade için gözlerini açtırdı.”3
Tefsir, hadîs, kelâm, fıkıh, tasavvuf ve sair ilimler o çalkantılı dönemlerde tedvin edilip sistemleşti!
Evet, ümitsizliğe düşmeyiz asla! Zirâ, problemlerimizi çözen Kelâmullah; âlemlere rahmet Rasulullah (asm) ve Sünnet-i Seniyyesi var! Ve, her suâle cevap veren, her müşkülü halleden, “İslâm medeniyetini yeniden ihya ve inşa projesi” olan Risâle-i Nûr tefsiri var!
“Ümitvar olunuz! Bu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sadâ İslâm’ın sadâsı olacaktır!”4
Dipnotlar: 1-Zümer Suresi, 53.; 2-Bakara Suresi, 216.; 3-Mektubat, s. 101.; 4-Tarihçe-i Hayat, s. 133.